Ben küçükken kardeşimle aynı okula giderdik. O, harçlığını hemen bitirirdi, öğlen acıkırdı sonra da yanıma gelirdi. Kendi karnım aç olmasına rağmen ona kıyamadığım için harçlığımı ona verirdim. Onun karnı açken yemek yiyemezdim. Hasta olduğu zaman benim de canım sıkılırdı. O iyileşene kadar oyundan tat alamazdım. İnsan bazen didişmek için bile özlüyor kardeşini arkadaşlar haksız mıyım! Hele hele okulda birileri ona sataşınca koşarak gider kurtarırdım. İnsan kardeşine kıyamıyor ki!
İstiyor ki topladığı elmalardan kardeşi de yesin. Aman o düşmesin, canı acımasın, üzülmesin. Kardeşlik çook başka çook güzel. Tamam kabul ediyorum bazen insanı çok sinir ediyorlar. E şimdi hiç kavga etmiyoruz desem, doğru olmaz. Sizden gerçeği saklayamam. Yine de ona kimsenin zarar vermesini istemem arkadaşlar. Siz de istemezsiniz biliyorum!
Bir şey daha biliyorum; insan sadece aynı babadan diye kardeş olmaz. Aynı kandan olmak kadar aynı dinden olmak da bizi kardeş yapar. Müslüman kardeşlerimiz de canımızın bir parçasıdır. Biz Müslümanlar dünyanın dört bir yanında yaşayan ama birbirini tamamlayan kimseleriz. Kabe’de mesela hep beraber olunca ne kadar da güzeliz!
Hani Rasulullah (sav) diyor ya “Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” Bu yüzden aynı mahallede aynı okulda olmasak da kardeşlerimizin sevinci sevincimiz, derdi derdimiz olur.
Çoook Müslüman kardeşimiz var zorluklar içinde olan ama ben size Mescid-i Aksa’nın avlusunda, en güçlü askerleri aratmayan kardeşlerimizden bahsetmek istedim. İnşallah oraya gidince onlarla sıkı bir maç yaparsınız ama dikkat edin çook hızlı koşuyorlar! Bana kalırsa namazları hiç bekletmeden kıldıkları için bacaklarına fazladan bir güç yüklenmiş gibi. Yenmek bayyaa zor. Açıkçası yenilmek bile tatlı. Öyle güzel oluyor oynamak!
Biliyor musunuz, Kudüs’te doğan ve Mescid-i Aksa’ya girmesi yasak olan kardeşlerimiz var. Biz başka ülkeden gelip girebiliyorken, onlar ezan sesini duyup avluya giremiyor. Bütün Filistin halkı için geçerli değil bu kural. Ama bir kısmı için de çok kahredici. Bizim gidip orada namaz kılmamız yasak değilken ve başka nelere hem zaman hem para buluyorken gitmemek, olacak iş mi arkadaşlar…
Mescid-i Aksa’daki kardeşlerimiz; zorluklara, sıkıntılara, tehlikelere rağmen Aksa’mızı korumak için orayı terk etmiyorlar. Ne para ne güç, onları hiçbir şey yıldırmıyor. Herkes sürekli Kur’an okuyor ve ellerinde ne varsa ikram ediyor. Bir de.. bizi görünce gözlerinin içi gülüyor. Nasıl seviniyorlar bir görseniz şaşar kalırsınız. Mehmet Esmer dayım hepimizi götürünce ne demek istediğimi anlayacaksınız. Bizim oraya gitmemiz onlara umut ve güç oluyor. Zorluklarına biraz olsun hafiflik oluyor. Kardeşleri olarak gülümsemek, orada namaz kılmak, cemaate dahil olmak, ellerini tutmak, sohbet etmek; onlara nasıl moral oluyor bir bilseniz.
E arkadaşlar, kardeşlerimizi bu şerefli yükünü biraz olsun bölüşmemiz gerekmez mi? Bu kadarını olsak yapmamız gerekmez mi? Nasıl ki onlar orada direniyor, bizim de oraya gidip onları sevindirmek, ellerinden tutmak kardeşliğimizin gereği değil mi? Yine çok heyecanlandım, kusura bakmayın. Mümkün olsa şimdi uçup gideceğim! Tutmayın beniiiiii!