Şöyle bir hayal edelim arkadaşlar. Nasıl ki sınıflarımız bizim için ilim yuvalarıysa, Mescid-i Aksa da bereketin yuvasıdır. Bazı ayetler ise Mescid-i Aksa’nın çevresindeki toprakların da bereketli olduğuna vurgu yapmaktadır.
Bir bilmecem var arkadaşlar. Bizim yaşımızdayken bile putlara inanmayan, sadece Allah’ın varlığına inanan, küçücük çocuk olduğu halde içinde taşıdığı kocaman cesaret ile eline aldığı sopayla putları bir bir yıkan peygamber kimdir? Haydi söyleyin. Eveeettt bildiniz, Hz. İbrahim! Rabbimiz Hz. İbrahim’in kurtuluşundan şu şekilde bahsetmiştir. “Onu da Lut’u da kurtarıp herkes için bereketli kıldığımız yere ulaştırdık.” (Enbiya, 71) Haydi şimdi kanatlarımızı çırpalım. Yehhhuuuu. Ben şimdi Hüdhüd kuşu oldum. Kudüs’e doğru uçuyorum. Benim hükümdarım kimdir, kimdir? Haydi söyleyin, söyleyin. Evet, kardeşim Sahra bildi. Hükümdarım Hz. Süleyman Peygamberdir. Benim en çok dikkatimi çeken ve hayvanlarla konuşabilen peygamber Hz.Süleyman hakkında Allah Teala şöyle buyurmuştur: “ Süleyman’ın emrine de onun isteğine göre içinde bereketler yarattığımızyere doğru esmek üzere güçlü rüzgarı verdik. Biz her şeyi biliriz.”
(Enbiya,81)
Şimdi ayetlerde altını çizdiğimiz kelimelere bakalım mı arkadaşlarım? Kur-an’da “bereketler yarattığımız yer” diye bahsedilen alanlar Mescid-i Aksa ve çevresidir. Zeytin ağaçlarıyla ve tatlı tatlı portakallarla dolu olan yer nasıl bereketli olmasın ki?
Portakal, portakaaal
İçi vitamin dolu dolu
Güzel portakal sulu sulu
Yafa, Kudüs, Gazze
Git ağaçtan bol bol ye!