Ebû Bekir Sıddık (r.a) “Allah’a yemin olsun ki Allah Teâlâ’nın bana Kudüs topraklarından bir köyün fethini nasip etmesi, benim gözümde Irak şehirlerinden büyük bir şehrin fethedilmesinden daha güzeldir” demiştir. (İbnü’l-Mercî, Beytü’l-Makdis’in Faziletleri)
Ardından gelen ikinci halife Ömer bin Hattâb (r.a) bu yolculuğu tamamlamakta ve Ebû Ubeyde bin Cerrâh’ın Beytü’l-Makdis anahtarlarını bizzat kendisinin teslim alması için yaptığı davete cevap vermekte, böylece Mescid-i Aksâ’yı namaz kılmaya hazırlamaktadır. Akabinde Müslümanlar ilk namazgâhlarını Mescid-i Aksâ’nın ön bölümünde oluşturmuşlardır.
Hz. Ömer’in Kudüs fethi
Bizim tarihte üç tane Fatihimiz bir tane muhafızımız vardır. Hepsi de Kudüs için büyük mücadeleler vermişlerdir. İlk önce sahabe olan Fatihimizden bahsedelim. Hangi sahabe efendimiz Kudüs’ü fethetmiştir? Kendisi dört büyük halifeden birisidir. Aynı zamanda çok cesurdur. Adaleti ile tanınır. Eveetttt adalet deyince hepiniz anladınız değil mi? Kudüs fatihimiz Hz. Ömer (r.a) efendimizdir. Fetihten sonra bir emanname yayınlamıştır. Haydi inceleyelim bu emannameyi.
Hz. Ömer’in Kudüs Emannamesi
Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla,
Bu sözleşme müminlerin emiri ve Allah’ın kulu Ömer tarafından İliya halkına verilen bir emandır. Onların canlarına, mallarına, kiliselerine, haçlarına, yerleşik ve göçebe olan bütün fertlerine verilen bir teminattır. Kiliseleri mesken yapılmayacak, yıkılmayacak ve kısmen dahi olsa işgal edilmeyecektir. Kimse dinî inançlarından dolayı zorlanmayacak, kendilerine asla zarar gelmeyecek.
Gördüğünüz gibi sevgili arkadaşlar, bizim dinimiz hoş görü dinidir. Adalet timsali Hz. Ömer’in (r.a) Kudüs’ün halkına nasıl saygı duyduğunun kanıtıdır bu emanname.